Kırklareli Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar

Kırklareli Mutlu Sonlu Masöz

Hâlâ üstüne su damlamaya devam ederken, fiberglastan duvara yaslandı. Duşta daha fazla kalmak isterdi ama su deposunun boşalmasından endişeleniyordu ve insanın aldığı yarım saatlik duşa bakılırsa, idareli olma konusunda Thorne’a güvenemezdi. Ne olursa olsun, neticeta artık temizdi. Kanalizasyon kokusu, köpüklü sabunla sinilip gitmişti. Geminin Kırklareli Mutlu Sonlu Masöz ortak duş kabininden çıktı, sert bir havluyla saçlarını kuruladı ve sonrasında pasa karşı korunmak için metal protezlerinin her girinti çıkıntısını iyice sildi. Yeni protezleri pasa karşı korumalıydı fakat bu, eskiden kalma bir alışkanlıktı. Görünen o ki Dr. Erland hiçbir detayyı atlamamıştı.

Harap olmuş mahkûm üniforması, yerde bir köşede duruyordu. Cinder mürettebat odalarından kendine, geride bırakılmış bir ordu üniforması bulmuştu. Beyaz bir tişört ve kömür siyahı-gri renklerinde, beline kemer takmasını gerektiren pantolon… Bir kanun ne kadarağı hâline ulaşmadan önce giymeye alışkın olduğu kargo-pantolonlarla tişörtlerden çok da farklı değildi. Tek noksan, normalde elinden hiç çıkarmadığı eldivenleriydi. Onlarsız, Cinder kendini çıplak hissediyordu. Havluyu ve mahkûm üniformasını kirli sepetine fırlattı ve duş odasının kapısını açtı. Karşısına çıkan daracık koridordun sağ tarafı mutfağa, sol tarafı ise plastik sandıklarla dolu kargo kısmına uzanıyordu.

“Evim, güzel evim,” diye mırıldandı, saçlarından sular damlatarak  kargo kısmına doğru yönelirken. Sözüm ona kaptandan ortada hiçbir iz yoktu. Etraftaki tek ışık kaynağı yerdeki zayıf spot ışıklarıydı ve tüm bu karanlık, sessizlik ve geminin sonsuzluğa uzanan bir boşluğun ortasında durduğu gerçeği, Cinder’a kendisini bir vapur enkazına musallat olmuş bir hayalet benzer biçimde hissettiriyordu. Yoluna çıkıp duran depolama varilleri arasından kıvrılarak ilerledi ve kokpitteki pilot koltuğuna yerleşti.

Kırklareli Mutlu Sonlu Masöz

Pencereden baktığında Dünya’yı görebiliyordu. Atmosferdeki bulutların arasından Amerikan Cumhuriyeti ve Afrika Birliği’nin çoğunluğu gözler önündeydi. Ve Dünya’nın ötesinde yıldızlar, sayısız galaksiye uzanan sayısız yıldız vardı. Manzara hem güzel bununla beraber korkutucuydu. Yıldızlar ve galaksiler milyarlarca ışık yılı uzaktaydı fakat  buna rağmen o denli yakın ve parlak görünüyorlardı ki insanın nefesi tutuluyordu.

Cinder’ın hayatı süresince istediği tek şey, özgür kalmaktı. Üvey annesi ve onun buyurgan kurallarından uzakta, özgür olmak. Sürekli çalışmaktan başka aslabir amacı olmayan bir hayattan uzakta, özgür olmak. Makinelerle arası normal bir insa nın olamayacağı kadar iyi olan, fazla zeki ve fazla güçlü bu sayborg kıza güvenmekten aciz yabancıların nefret dolu sözleri ve bakışlarından uzakta, özgür olmak. Artık özgürdü… Fakat bu hiç de hayal etmiş olduğu gibi değildi. İç geçirerek sol ayağını sağ dizinin üstüne attı, pantolonunun paçasını kıvırdı ve baldırındaki hazneyi açtı. Hapishaneye atıldığı sırada bu hazne de iyice gözden geçirilmiş ve